ADAM NEUMANN: Silikon Vadisi’nin Şımarık Çocuğu ve WeWork Fiyaskosu!

Süneyye Zeyrek
7 min readJan 27, 2021
Fotoğraf: New York Post

Gün geçmiyor ki Silikon Vadisi’nde yeni bir Unicorn doğmasın (Unicorn, bir milyar dolar veya üzerinde değere sahip özel startup şirketleri için kullanılan bir terimdir, burada bu şirketlerin nadirliğine atıfta bulunulmaktadır). Tek bir yaratıcı ve dünyayı değiştirme olasılığı bulunan fikirle bir anda milyarlarca dolar değerinde şirketlere, şöhrete ve elit bir çevreye ulaşma imkânı tanıyan Silikon Vadisi, şüphesiz pek çok genç yeteneğin hayalini süslemektedir. Hatta bugün hâlihazırda var olan çoğu başarılı startup şirketinin CEO’sunun üniversite terk olduğunu, bu genç girişimcilerin okullarını bile bitirmeyi beklemeden, dünyanın girilmesi en zor ve en yüksek statülü Ivy League üniversitelerini yarım bırakarak canla başla inovatif fikirlerini hayata geçirmek için çabaladıklarını gözlemleyebiliriz. Bu yazımda ise bu startupların yarattığı hype’a düşünmeden kendinizi kaptırıp yatırım yaptığınızda başınıza neler gelebileceğini güncel bir örnekle anlatmaya çalışacağım.

WeWork, aynı ekip tarafından kurulan ve elde ettiği başarı sayesinde kısa bir süre sonra satılan ‘Green Desk’ ile benzer bir vizyona sahip olarak 2010 yılında kurulmuştur. WeWork esasen bir ofis alanı kiralama şirketi olduğu halde hakkında teknoloji şirketi intibaı oluşturulmuş ve Silikon Vadisi’nin bir sonraki başarı hikâyesi olarak basına yansıtılmıştır. Çok geçmeden teknoloji şirketlerine yatırım yapma maksadıyla Vision Fund’ı kuran ve bu fon için 100 milyar dolar ayıran SoftBank CEO’su Masayoshi Son’ın radarına da girmiştir. Masayoshi Son, Vision Fund projesi ile başarılı teknoloji startuplarına yatırım yaparak uzun vadede hepsinin çoğunluk hissedarı olmayı hedeflemektedir. SoftBank, WeWork için 2017–2018 yılları arasında 10 milyar dolar yatırım yapmış ve şirketin değerinin bir anda yükselmesine sebep olmuştur. WeWork çok kısa bir sürede hızlıca yükselmiş ve yine aynı hızla düşmüştür. Yalnızca bir yıl içerisinde tüm zamanların en değerli sartuplarından biri olmuş ve aynı hızla yılın sonunda değerinin dörtte üçünü kaybetmiştir. Tüm bunlar yalnızca bir yıl içerisinde, hatta asıl yıkım bir ay içerisinde olup bitmiş ve geride çok sayıda soru işareti bırakmıştır. Konuyu detaylı olarak incelediğimizde ise bu sonucun sebebini görmek hiçte zor değil. Bu vaka aynı zamanda bir şirketin şımarık ve ikna kabiliyeti yüksek bir CEO’nun elinde, hiçbir harcama planı ve harcamaları kontrol edecek mekanizma bulunmadan büyük bir hızla zenginleşmesinin ne denli tehlikeli olduğunun bir kanıtı niteliğindedir.

WeWork Vizyonu

Adam Neumann şirketin kurucularından olmakla birlikte aynı zamanda CEO’suydu. Adam Neumann’ın misyonu çalışma şeklini değiştirmek ve hâlihazırda değişen çalışma şart ve koşullarına ayak uyduracak bir ortam yaratmaktı. Buradaki amaç yalnızca ofis, masa veya alan kiralamak değil, aynı zamanda insanların birbirlerine destek olup ilham verebileceği bir toplum, hatta aile ortamı yaratmaktı. Büyük ofis alanları kiralandıktan sonra hızlıca dönüştürüldü ve evden çalışan, ofis kiralamak istemeyen, startup kurma aşamasında networking ihtiyacı duyan müşteri profiline yönelik ortak çalışma alanları yaratıldı. İnsanlar WeWork ofislerine giderek hem çalışıp hem de networking yapma şansına erişmekteydi. Bu ofisler modern bir şekilde tasarlanmış ve gerek sohbet gerekse de kahve içme alanları ile pek çok özellikle genç insanın dikkatini çekmişti. WeWork 2010 yılından 2015 yılına kadar büyük şirketlerle yaptığı anlaşmalar sayesinde değerini üçe katlamıştı bile. Bu süreçte Adam Neumann kiralama işiyle sınırlı kalmak istemediğini, “We” vizyonuyla banka, okul, hobi vb. alanlara yönelmek istediğini de dile getirmiştir.

Fotoğraf: Eloise Ambursley (UNSPLASH)

WeWork’ün en önemli yatırımcısı SoftBank tarafından 2017–2018 yılları arasında yapılan 8 milyar dolar yatırımla şirketin değeri 20 milyar dolara ulaşmış ve diğer yatırımcı şirketlerin dikkatini çekmeyi de başarmıştı. Bu yatırım sayesinde WeWork global anlamda yayılmaya ve tanınmaya başlamıştı. 2019 yılında ise SoftBank‘ın şirkete 16 milyar dolar daha yatırım yaparak çoğunluk hissedarı olabileceği kulislerde konuşulmaya başlanmıştı. Daha sonrasında bu yatırımı 2 milyar dolara indirmelerine rağmen bu olasılık sayesinde WeWork’ün değeri ikiye katlanmış ve 47 milyar dolara ulaşmıştı. WeWork artık dünyanın en başarılı ve değerli startuplarından biriydi.

SoftBank tarafından yapılan yatırım ve parayı harcama izniyle WeWork büyümeye devam etti. Hatta bir dönem, WeWork vizyonu ile WeGrow isminde bir ilkokul bile kurdular. Çeşitli şirketlere yatırım yapmayı da ihmal etmediler, bunun en tuhaf örneklerinden birisi, Adam Neumann’ın sörf yaparken tanıştığı arkadaşının kapalı havuzlar için dalga teknolojisi üreten şirketine yaptığı yatırımdı. Bir diğer tuhaf atılım ise Adam Neumann’ın WeWork markasının “We” kısmının haklarını alıp daha sonra bunu kendi şirketine 5.9 milyon dolara satmasıydı. WeWork hızlıca tüm dünyaya yayılarak büyümeye devam ediyordu. Yatırımcılar sayesinde şirket yetkilileri de kendilerini zenginleştirmeye başlamıştı ve ilk kopma tamda bu sıralarda yaşandı. 2019 yılının Ağustos ayında WeWork ilk halka arzı (IPO — Initial Public Offering) için hazırlıklarını tamamlamak üzereydi. İlk halka arz startuplar için muazzam bir mihenk-taşıdır. Bu raddeye gelmiş olan bir şirket kendini kanıtlamış, sağlam temeller üzerine kurulmuş ve güven veren bir şirket statüsünde kabul edilmektedir piyasalar tarafından. Fakat ilk halka arz kararı verildikten bir ay sonra WeWork tamamen başka bir noktada bulmuştu kendini. S-1 izahnamesi hazırlanıp sunulduğunda, Adam Neumann’ın yapmış olduğu hatalarda teker teker ifşa edilmiş oldu. Arkadaşının kapalı havuzlar için dalga teknolojisi üreten şirketine yaptığı yatırım ve WeWork markasının “We” kısmının haklarını patentletip kendi şirketine yeniden satmasının (buradan sahip olduğu kazancı iade etmek zorunda kalmıştır) yanı sıra, zerdeçallı kahve kreması üreten bir startup’a yapmış olduğu yatırım, şirketin 1.6 milyar dolar kaybettiği bir dönemde 60 milyon dolar vererek satın aldığı özel uçak, bu uçakla yaptığı lüks seyahatler, uyuşturucu, alkol ve parti odaklı özel hayatının yol açtığı düşüncesiz harcamalar silsilesi artık herkes tarafından biliniyordu. Tabi yatırımcıları tarafından da. Bu olaydan hemen sonra ilk halka arz ertelendi ve şirket içerisinde gerçekleşecek olan kıyımın startı verildi. Şirket, medyada yansıtılanın aksine çok büyük bir hızla para kaybediyor ve yatırımlar engel olunamayacak bir hızda eriyordu.

Fotoğraf: Fortune Dergisi

Sonun Başlangıcı

İlk halka arz başvurusu sırasında ileri sürülen rakamlar şirkete biçilen 47 milyar dolar değerinin ne denli yüksek olduğunu ve gerçeği yansıtmadığını gösterdi. Çok geçmeden yatırımcılar soru sormaya ve tereddüt etmeye başlamıştı bile. Bu olaydan tam 6 hafta sonra ise Adam Neumann Yönetim Kurulu Kararı ile CEO’luk görevinden uzaklaştırılmış ve çoğunluk hisselerini devretmek durumunda kalmıştır. Telekonferans yöntemiyle yapılan bu toplantıda Adam Neumann’ın da kendi aleyhine oy verdiği ortaya çıkmıştır.

Peki, çok değil daha 2019 yılının Ağustos ayında 47 milyar dolar değer biçilen bir şirketken, aynı yılın Eylül ayında ne oldu da WeWork yolculuğu fiyaskoyla sonuçlandı?

Uzmanlar, WeWork değerlendirmesinde yapılan en büyük hatanın şirketi bir teknoloji startup’ı gibi kategorize etmekten kaynaklandığını düşünüyorlar. Harvard Business Review’de yayınlanan bir makalede Vijay Govindarajan ve Anup Srivastava sorunu şöyle açıklamıştır: WeWork aslında bir teknoloji şirketi değil, mülk sahiplerinden uzun dönem kiralama işlemi yapıp aynı mülkü kısa vadeli kiraya veren bir nevi gayrimenkul şirketidir. Hâlbuki hakkında yaratılan imaj sayesinde teknoloji şirketi muamelesi görmüş ve değerlendirmeler bu doğrultuda yapılmıştır. EBITDA formülüne göre (faiz öncesi kazanç, aşınma payı ve vergiler) değerlendirme yapılmasından mütevellit -ki bu formül gerçek manada teknoloji şirketi olan şirketler için yapılmaktadır, şirketin değeri haddinden fazla algılanmıştır. SoftBank tarafından yapılan yatırımda şüphesiz bu imajı körükledi. Münhasıran teknoloji startuplarına yatırım yapmak için kurulan Vision Fund tarafından WeWork için muazzam bir yatırım yapılması da piyasaların WeWork’ü iyiden iyiye teknoloji startupı gibi kabullenmesine neden oldu.

Aynı makaleye göre bir şirketi teknoloji şirketi statüsüne dâhil eden çeşitli faktörler mevcuttur. Bunların arasında; düşük değişken maliyet, düşük sermaye yatırımı, müşteri verisi ve müşteri ile samimiyet, network etkileri ve az masrafla büyümeye imkân tanıyan bir ekosistem bulunmaktadır. WeWork ise bunların hiçbirine sahip değildi. Tam tersi son derece masraflı ve gideri yüksek bir organizasyon yapısı üzerine kurulmuş ve kar elde etmesi oldukça güçtü. WeWork, sabit bedellerle mülk sahiplerinden emlak kiralayıp bu mülkleri dönüştürdükten sonra aylık cüzi sayılabilecek bedellere bu alanları yeniden müşterilerine kiralamaktaydı. Finans uzmanları bunun sürdürülebilir ve başarılı bir ticari plan olmadığı hususunda hemfikir. Şöyle ki; kiralanan mülkün kirası o ay elde edilen gelir fark etmeksizin ödenmek zorundaydı. Bazı mülkler için 15 yıllık kira sözleşmeleri imzalanmıştı bile. Alanda günlük, haftalık veya aylık kiralama yaparak bile mülkün asıl kirasına yetecek gelire ulaşmak çok zordu. Bunun üstüne bir de ücretsiz kahve, bira ve atıştırmalık ikramları ve aynı düzeyde çeşitli müsrifçe harcamalar eklenince çok geçmeden gelir gider çizelgelerinde açık oluşmaya başladı. Bu yetmezmiş gibi bir de finansal okur-yazarlığı olmayan, ziyadesiyle savurgan ve narsist bir Yönetim Kurulu Başkanı tarafından yönetilmekteydi.

IWG Örneği

İngiltere’de bulunan muadili IWG şirketinin rakamlarına baktığımızda, WeWork’ün değerinin fazlaca şişirildiğini rahatlıkla anlayabiliriz. Ölçülebilecek her anlamda, örneğin; global metrekare, üyeler, lokasyonlar, ülkeler, gelir, kar/kayıp gibi, IWG, WeWork ile benzer veya daha iyi rakamlara sahipti ama söz konusu şirkete biçilen değer olduğunda IWG aynı değerin yanından bile geçmemekteydi. Bu durumda bizlere bir şirkete piyasalar tarafından biçilen değerin aslında gerçek değerini yansıtmayabileceğinin en önemli örneklerinden birini oluşturmaktadır.

Adam Neumann ile birlikte çalışmış birçok kişi, WeWork şirketinin fişi çekildikten sonra çeşitli açıklamalarda bulunarak aslında bu yıkımın asıl sebebinin aydınlanmasına da ışık tuttular. Adam Neumann, iş görüşmesine gelen çalışan adaylarını tekila shotlarla karşılayan, çalışanlarını kurumsal partilere gitmeye zorlayan, fazla iyimser, gerçeklerden bir hayli uzak, yüksek egolu ve müsrif bir Yönetim Kurulu Başkanı idi. Onu tanıyanlar nevrotik bir kişiliği olduğunu defalarca dile getirdiler. Eğlence ve gece hayatına olan düşkünlüğü, uyuşturucu ve alkol tüketimi, kurumsal partilere katılmadığı için performansını düşük ilan edip işten çıkarttığı veya “enerjisi kötü” olduğu için işten çıkarttığı çalışanlarına baktığımızda bunu rahatlıkla görebiliriz. Genelde bir şirketin bu denli büyük bir finansal kayıp veya değer kaybı yaşaması ancak bir ekonomik kriz veya çetrefilli bir dolandırıcılık, yolsuzluk vasıtasıyla gerçekleşebilir. Fakat bu olaydan anlıyoruz ki; bir şirketi emanet ettiğiniz ve çoğunluk kontrolünü elinde bulunduran şahsın karakteri de şirketin geleceği üzerinde göz ardı edilemeyecek etkilere yol açabilirmiş. WeWork balonunun patlamasında muhakkak ki çevresel ve dış etken faktörleri de etkili olmuştur ama ortak görüşe göre, buradaki fiyaskonun asıl sebebi Adam Neumann’ın ta kendisidir. Ayakları yere sağlam basmayan, vasıfsız, havai, uçarı, müsrif ve kontrolsüz bir adamı CEO yaparsanız, bir dönem zirveye çıksanız dahi bu illüzyon fazla sürmeyecek ve sonunuz hüsran olacaktır.

SoftBank tarafından 2020 yılında telekonferans vasıtasıyla yapılan finansal durum tespit toplantısında WeWork’ün güncel değerinin 2.9 milyar dolara kadar düştüğü açıklanmıştır. İlk halka arzın ertelenmesinden sonra 10 milyar dolara kadar düşen şirketin değeri, 2019 yılının Aralık ayında 7,9 milyar dolara kadar gerilemişti. 2020 yılında ise şirket daha da büyük bir darbe almış bulundu. Çoğunluk hissedarı SoftBank bunun sebeplerinden birisini global koronavirüs salgını olarak gösterse de, 2019 yılını şiddetli bir kayıpla kapatan şirketin toparlanamamış olmasının tek nedeninin salgın olmadığı aşikâr. Masayoshi Son, WeWork’e yatırım yapmasından dolayı duyduğu pişmanlığı ve bunu bir hata olarak gördüğünü de en sonunda itiraf etmiştir. Belki bu acı tecrübe sayesinde milyarlarca dolar yatırım yapmadan önce yatırım yaptığı şirketin gerçek niteliğine, ticari planına ve şirketi yönetecek olan şahsın vasfına daha çok dikkat etmesi gerektiğini de öğrenmiştir.

--

--

Süneyye Zeyrek

Freud said “Unexpressed emotions will never die. They are buried alive and will come forth later in uglier ways”, so I decided to Write.