ELIZABETH HOLMES: Narsisizm, Aşırı Hırs ve Kaçınılmaz Çöküş!

Süneyye Zeyrek
6 min readJan 20, 2021

Henüz 19 yaşında Stanford Üniversitesi Kimya Mühendisliği bölümünü iki sömestre sonunda bırakıp, kendi start-up şirketini kuran ve sağlık sisteminde köklü bir devrim gerçekleştirme hırsıyla yola çıkıp, adını tarihe yirmi-birinci yüzyılın en büyük dolandırıcılık örneklerinden birini gerçekleştirerek yazdıran bir kadının hikâyesini okumaya hazır mısınız?

Fotoğraf: Inc.com

Elizabeth Holmes varlıklı bir ailenin çocuğu olarak 3 Şubat 1984 tarihinde ABD’de dünyaya gelmiş ve daha 9 yaşındayken yazdığı bir mektupta, bir gün dünyada devrim niteliğinde işlere imza atacağını ve dolar milyarderi olacağını dile getirmiştir. Daha çocuk yaşta kendini gösteren bu olağanüstü ve insanı ürküten hırsı ilerleyen yıllarda daha da korkunç bir hal almış ve bu son derece tehlikeli kadının muazzam karizması ve etkileme kabiliyeti ile birleşince, tarihin en büyük dolandırıcılık vakalarından biri ortaya çıkmıştır. Henüz Üniversite hayatına yeni başlamış bir çömezken Yüksek Lisans programlarını yürüten profesörleri avucunun içine alarak onların girilmesi son derece zor olan eğitimlerine dâhil olmuş ve bu süreçte tıp dünyasında devrim yaratacak fikirlerini paylaşmaya başlamıştır. Her ne kadar ortaya koyduğu çaba ve fikirleri sağlık sektörü için ciddi derecede ilerleme kaydedecek ve insanların daha hızlı teşhis edilme olasılıklarını arttırmak suretiyle hayat kurtaracak nitelikte olsa da, bulunduğumuz koşullarda elverişli ve gerçekleşmesi mümkün değildir ve hiçbir zaman olmamıştır. Nitekim Elizabeth Holmes bu acı gerçeği bilim insanlarından defalarca duymuş ama duyumsamazlıktan gelmiştir. Olayların çığırından çıkması ise tam bu noktada başlamıştır.

Terapi ve Teşhis (Therapy — Diagnosis) kelimelerinin birleşiminden oluşan Theranos Şirketini 2003 yılında kurduğunda henüz 19 yaşındaydı, okulu bırakmış ve bir an önce hayallerini gerçekleştirmek için canhıraş bir biçimde çalışmaya başlamıştı. Bizzat kendisinin tasarladığı ve patentini aldığı prototip ile çalışmalarına hız kazandırmıştır. Edison ismini verdiği küçük bir cihaz geliştiren Elizabeth Holmes, bu cihazın parmak ucundan alınan birkaç damla kan ile en az 30 farklı kan tahlili yapılmasına olanak sağlayacağını iddia etmiştir. Daha en başından bunun günümüz şartlarında mümkün olmadığını dile getiren bilim camiası ekarte edilmiş ve Theranos şirketine medyanın da vermiş olduğu gazla yüz milyonlarca dolar değerinde yatırım akmaya başlamıştır. Çok geçmeden Forbes ve Fortune gibi dergilere kapak olan Elizabeth Holmes, dünyanın en geç kadın milyarderi olarak lanse edilmiş ve hızla şöhretine şöhret eklemiştir. Artık o dünyanın her yerinde tanınan, Tıp dünyasını kökünden sarsacak bir icat geliştirmiş, inovatif fikirleri olan genç bir dahi idi. Aralarında eski ABD Hazine Bakanı George Shultz ve eski Dışişleri Bakanı Henry Kissinger gibi ABD’nin en güçlü emekli devlet büyüklerinin bulunduğu yönetim kurulunu oluşturmuş ve başına geçmiştir. Her geçen gün yatırımları çoğalmaya, due diligence yaptırmaktan aciz ve medyanın sorgusuz sualsiz yarattığı imaja kapılan yatırımcılar şirkete yatırım yapmaya devam etmekteydi. 125 Milyon USD yatırım yapan Rupert Murdoch ve 100 Milyon USD yatırım yapan DeVos ailesi de bunlardan sadece bir kaçı. Şirket kurulduktan yalnızca 10 yıl sonra 9 Milyar USD değerine ulaşmıştı bile. Üstelik ortada çalışan bir cihaz bile yoktu ve yakın gelecekte çalışacağına dair herhangi bir umut da.

Sonun Başlangıcı

Tüm bunlar yaşanırken ortada çalışan bir ürün yoktu. Theranos kendi laboratuvarlarına gönderilen numuneleri FDA onaylı standart cihazlardan geçirirken, Walgreens ile yaptıkları anlaşma neticesinde birkaç şubeye yerleştirdikleri cihazlar halk tarafından kullanılmaya başlanmış ve alarm sinyalleri çalmaya başlamıştı. Hırslarının kurbanı olan ve takıntı haline getirdiği Steve Jobs’un izinden dünyayı değiştirecek devrimler gerçekleştirmek isteyen Holmes, “fake it till you make it” sözünü fazla ileriye götürerek insanların hayatıyla oynama pahasına yolundan dönmemiş ve cihazının isabetli sonuçlar vermediğini itiraf etmemiştir. Hatta bir dönem cihazının ordu tarafından Afganistan’da kullanıldığını bile ileri sürmüş ve bu iddiasının doğruluğu gazeteciler tarafından araştırılmamıştır bile. Elizabeth Holmes’ın söylediği her söz kayıtsız şartsız doğru kabul edilmiştir. Dahası, konuyu bilen ve bünyesinde çalışan bilim insanlarına mobbing uygulayıp korkunç koşullar ve cezai yaptırımlar içeren NDA’ler imzalatarak da konuşmalarına engel olmuştur. Tüm bunlar yaşanırken her şeyden bihaber vatandaşlar medyanın yarattığı illüzyona kapılmış ve Edison cihazını kullanmaya devam etmekteydi. Ta ki insanlar cihazın verdiği sonuçların hatalı olduğunu anlamaya ve şikâyetler her geçen gün yağmaya başlayana kadar. Kaliforniya ve Arizona eyaletlerinde yapılan yaklaşık bir milyon test iptal edilmek durumunda kalmıştır.

2003 yılından 2016 yılına kadar gerçekleri saklamayı başaran şirket, 2016 yılında ifşa edilmiş ve tüm dünyayı şoke eden gerçekler ortaya dökülmüştür. Elizabeth Holmes soğuk ve hiç kırpmadan baktığı gözleriyle yatırımcılarını ve çevresindeki herkesi avucunun içine almış, onları manipüle etmiş ve çalışmayan bir cihazı sağlık sektöründe gerçekleşen devrim olarak pazarlamıştır. Üstelik cihaz hiçbir zaman çalışmadığı ve isabetli sonuçlar vermediği halde. Durumun farkında olan ve vicdanı insanların hayatıyla oynanmasına müsaade etmeyen çalışanlar defalarca durumu ifşa etmek istemiş ama hep sindirilmiştir. Onları sindiren ve korkutan yalnızca Holmes değil aynı zamanda sevgilisi ve yatırımcılarından olan Sunny Balwani ve Avukatı David Boies’dır. Dedesi George Shultz vesilesiyle şirkete giren Tyler Shultz olayları idrak ettikten sonra istifa edip dedesine durumu anlatmaya gitmiş fakat istediği cevabı ve tepkiyi alamamıştır. Elizabeth Holmes tarafından büyülenen dede Shultz, torununun söylediklerini dikkate almamış ve onu başından savmıştır. Daha sonra Avukat David Boies, Tyler Shultz’un yanına giderek zorbalık ve korkutma taktikleri uygulamak suretiyle onu da en nihayetinde sindirmeye çalışmıştır. Bir medikal teknoloji şirketinden çok yer altı örgütü gibi çalışan bu ekip, yaydıkları korku dalgası sayesinden yıllarca başarısızlıklarının üstünü örtmeyi ve yatırımların gelmeye devam etmesini sağlamayı başarmıştır.

Fotoğraf: Fortune Dergisi

Steve Jobs Obsesyonu

Elizabeth Holmes denince ilk akla gelenlerin başında Holmes’un Steve Jobs obsesyonu gelmektedir. Geçmiş yıllarda yaptığı konuşmaları, hal ve hareketleri, alametifarikası haline gelen siyah boğazlı kazağı, üslubu, Apple şirketinden istihdam ettiği yardımcısı, tasarımcısı, reklam şirketi ve hatta sırf reklam şirketi Steve Jobs ile Çarşamba günleri toplantı yaptığı için kendi toplantılarının da Çarşamba günü yapılması yönündeki ısrarcı tutumu bu obsesyonun yansımasıdır. Bununla birlikte konuşmalarını dinlediğinizde Elizabeth Holmes’un özellikle bariton bir ses tonu kullandığını ve sesini bilerek kalınlaştırdığını çabucak fark edebilirsiniz. Tüm bunlar birleştiğinde ise karşımıza bir sosyopat profili çıkmaktadır. Hatta çeşitli kaynaklar Elizabeth Holmes için psikopat yakıştırmasında da bulunmuştur. Baş Kimyageri maruz kaldığı davranışlara daha fazla dayanamayarak intihar ettiğinde, Elizabeth Holmes tepkisiz kalmıştır. Vefat eden Ian Gibbons’ın eşi onunla irtibat kurmaya çalıştığında telefonlara cevap vermemiş, yalnızca iş ile ilgili doküman ve bilgisayarı geri istemek için sonrasında kendisi iletişim kurmuştur. Buradan suçluluk veya pişmanlık duygusu hissetmediğini ve dolayısıyla bir sosyopatlık ve psikopatlık emaresi gösterdiğini anlayabiliriz.

Walgreens ile yapılan anlaşma kapsamında Edison cihazı ilk etapta yalnızca pilot bölge olarak seçilen belirli şubelere yerleştirilmiştir. Sekiz-bin şubeye yayılması an meselesi iken yazar John Carreyrou tarafından kaleme alınan ve Wall Street Journal’da yayınlanan, Theranos’un gerçek yüzünü ifşa eden yazı sayesinde belki de binlerce insanın hayatı kurtulmuştur. Daha sonra Bad Blood: Secrets and Lies in Silicon Valley Startup kitabını da kaleme alan Carreyrou, başından sonuna Theranos dosyasını araştırmış, incelemiş ve olduğu gibi anlatmıştır. Haber Wall Street Journal’da yayınlanmadan önce Elizabeth Holmes en büyük yatırımcılarından biri olan ve aynı zamanda gazetenin de sahibi Rupert Murdoch’u arayarak yazının yayına girmesine engel olmasını istemiştir. Rupert Murdoch ise bunun inisiyatifini editörlerine bırakarak kendisinden beklenmeyen bir basın ve haber alma özgürlüğüne saygı örneğine imzasını atmıştır.

Kitaptan alacağımız çok fazla ders bulunmaktadır. Elizabeth Holmes yalnızca başarısız bir girişimci değil, aynı zamanda manipülatif ve aşırı hırslı bir egoisttir. Yönetim Kurulunda hiç kadın lider bulunmaması, yalnızca ikna edebileceği yaşı geçkin ve bilim dünyası ile uzaktan yakından alakası olmayan ama kolay etki altına alabileceği erkeklerle muhatap olması bunun bir göstergesidir. Tıp ve Bilim dünyasından hiçbir kurum veya kuruluş Theranos ve Edison cihazı için olumlu beyanda bulunmamış ve yatırım yapmamıştır. Walgreens ise kendi kimyagerlerinin konuyla ilgili endişelerini rakiplerine yenilme korkusuyla dinlememiş ve göz ardı etmiştir. Bu olayı bu kadar özel kılan ise dolandırıcılığın bunca yıl devam edebilmiş olmasıdır.

Şirket içerisinde güçlü bir birlik kültürü ve şikâyet kanalı oluşturulmamış olması, çalışanların maruz kaldığı psikolojik şiddet, narsist bir lider ve medyanın yalanları ile bu dolandırıcılık gerçekleştirilmiştir. Bu durum şirket içerisinde etik ve uyum kültürünün ne denli önemli olduğunun da bir kanıtıdır aslında. Tüm bu hataları gözlemleyip yerinde ve zamanında hareket edecek bir denetim kanalı olmaması ve çalışanların mobbing ile susturulması pek çok insanın hayatını tehlikeye atmıştır. Eğer Tyler Shultz uğradığı zorbalığa boyun eğmiş ve olayı ifşa etmemiş olsaydı, Theranos halen faaliyetlerine devam ediyor ve çalışmayan bir cihazla insanların hayatıyla oynuyor olacaktı. Bu durum tek başına şikâyet kültürünün, düzenli denetimin ve yatırımcılara yüklenmesi gereken özveri görevinin önemini yinelemektedir. Yüz milyonlarca doları hiç düşünmeden sorgusuz sualsiz gözden çıkartabilen yatırımcılar bir kez olsun sağlık teknolojisi üreten — ürettiğini iddia eden bir şirketin yönetim kurulunda neden bir bilim insanı olmadığını, neden hiç kadın lider bulunmadığını veya bilim dünyasından neden herhangi bir destek görmediklerini sorgulamamıştır. Medyanın ne kadar kolay yanıltılabildiğini ve akabinde toplumu yanılttığını görmek adına da Theranos olayını incelemenizi tavsiye ediyorum.

Hakkında sayısız yolsuzluk, dolandırıcılık ve para transferi sahtekârlığı iddiaları bulunan Elizabeth Holmes’un davasının 2021 yılında sonuçlanması beklenmektedir.

--

--

Süneyye Zeyrek

Freud said “Unexpressed emotions will never die. They are buried alive and will come forth later in uglier ways”, so I decided to Write.